Skolyoz, omurganın ön arka röntgeninde, yani hastanın karşıdan çekilen omurga grafisinde omurganın düz bir çizgi üzerinde dizilmesi gerekirken bu çizgiden saparak sağ ya da sola 10 dereceden fazla eğilmesi olarak tanımlanır.
Çocuk ve Gençlerde Kaç Çeşit Skolyoz Vardır?
Temel olarak 3 çeşit skolyoz vardır:
- İdiopatik Skolyoz: En sık görülen skolyoz türüdür. Nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir.
- Konjenital Skolyoz: Doğuştan gelen omurga bozukluklarına bağlı olarak gelişen skolyozdur.
- Nöromusküler Skolyoz: Kas hastalıkları veya sinir sistemi bozuklukları gibi nöromusküler problemlere bağlı olarak gelişen skolyozdur.
İdiopatik Skolyoz Nedir? Neden Oluşur?
İdiopatik skolyoz, herhangi bir hastalığa, ilaca, vücudu yanlış kullanmaya, zararlı besinlere, radyasyona veya herhangi bir ağır spora ya da vücutta veya kemik yapılarda deformasyona neden olabilecek ağır aktiviteler gibi dış etkenlerin hiçbiri ile açıklanamayan, NEDENİ BİLİNMEYEN ANCAK GENETİK FAKTÖRLERİN ETKİLİ OLDUĞU düşünülen skolyoz tipidir.
İdiopatik Skolyoz Hangi Yaşlarda ve Kimlerde Sık Görülür?
İdiopatik skolyoz görüldüğü yaş grubuna göre 4 sınıfa ayrılır:
- Bebeklik dönemi (0-2 yaş)
- Juvenil (3-9 yaş)
- Adelösan dönem (10-17 yaş) (Adelösan İdiopatik Skolyoz)
- Erişkin dönem (18 yaş ve üstü)
İdiopatik skolyoz en sık adelösan dönemde yani ergenlik döneminde görülmekle birlikte en sık kız çocuklarında görülmektedir.
Skolyoz Erken Yaşta Tespit Edilebilir mi? Erken Tespit Edilmesinin Önemi Nedir?
Skolyoz, erken yaşta tespit edilebilir. Erken teşhis edilirse ilerleyici olan vakalarda, korse ve fizik tedavi ile ilerleme hızı kontrol edilebilir ve hastaların bir bölümünde ameliyatsız tedavi sağlanabilir.
Erken Teşhis İçin Tarama Yöntemleri Yapılmalı mıdır?
Hiçbir belirti göstermeyen çocukları skolyoz açısından muayene etmek ve röntgen çektirmek hem maliyet hem de radyasyon maruziyeti açısından tartışmalı bir konudur.
Ancak, skolyoz açısından ailelerin bilinçlendirilmesi önemlidir. Çocuklarında skolyoz belirtisi olan ve birinci derece yakınlarında skolyoz öyküsü bulunan ailelerin çocuklarının, belirti olmasa da bir omurga cerrahisi uzmanına muayene edilmesi önerilmektedir. Kız çocukları için özellikle 10-13 yaş, erkek çocuklarda ise 13-17 yaş arasında muayene olması önerilmektedir.
Skolyozun Belirtileri Nelerdir?
Skolyozda tipik belirtiler şunlardır:
- Omuz yükseklik farkı
- Kürek kemikleri arasında yükseklik farkı
- Sağ ve sol bel çukurları arasında asimetri
- Gövdenin bir tarafa doğru eğrilmesi
- Leğen kemiğinin sağ ve solu arasında yükseklik farkı
- Öne doğru eğildiğinde arkadan bakıldığında omurganın orta hattan sapması ve sırtta bazen bir tarafta tümsekleşme
Skolyozda Ağrı Olur mu?
Bazı hastalarda ağrı eşlik edebilir. Bu, skolyozun derecesinden bağımsızdır; yani çok yüksek açılı bir skolyozda da düşük açılı bir skolyozda da ağrı görülebilir.
Skolyozun Kesin Tanısı Nasıl Konulur?
Skolyoz teşhisi kesin olarak omurganın tamamını gösterecek şekilde çekilen röntgenle konulur. Röntgende omurgadaki eğrilik (Cobb açısı) ölçülür. Bu eğrilik 10 derece ve üzerindeyse skolyoz teşhisi konulur.
Cobb Açısı Nasıl Ölçülür?
Cobb açısı, eğriliğe dahil olan en üst ve en altta yer alan omurların yer düzlemi ile yaptıkları açıların toplamıdır. Eğriliğin en alt ve en üstteki omurlarını ayırt etmek ve takipte aynı omurlardan ölçmek önemlidir.
İdiopatik Skolyozun Tedavisi Cobb Açısına Yani Eğrilik Derecesine Göre mi Yapılır?
Evet, bu en önemli faktördür. Ancak bunun yanında çocuğun büyüme potansiyeli de bu tedavinin şeklini belirlemektedir.
Çocuğun Büyüme Potansiyeli Nasıl Hesaplanır?
Erkek çocuklarda genellikle hızlı büyüme dönemi 13-17 yaş iken kız çocuklarında daha erken, 10-13 yaş arasında hızlı boy atma görülmektedir. Hızlı büyüme döneminde eğriliğin ilerleme hızı da artmaktadır. Bazı fiziksel belirtiler çocuklarda ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Bunlar arasında ses kalınlaşması, pubik ve koltuk altı kıllanmaları, meme büyümesi sayılabilir. Kız çocuklarda menarş başlangıcı genellikle büyümenin son evrelerine doğru olmaktadır.
Ancak skolyoz hastalarında büyümenin takibi objektif olarak radyolojik incelemelere göre yapılmaktadır. En sık kullanılan radyolojik değerlendirmeler el grafisi ve pelvis grafisidir. Risser sınıflaması ve Sanders sınıflamasına göre çocukların daha ne kadar büyüme potansiyellerinin olduğu büyük oranda tahmin edilebilmektedir.
Skolyozda Eğrilik Açısı (Cobb Açısı) ve Büyüme Potansiyeline Göre Tedavi Nasıl Yapılır?
Risser sınıflamasında yani leğen kemiğinin radyolojik incelemesinde (Normal takipte çekilen skolyoz grafisinde leğen kemiğinden Risser sınıflaması yapılmaktadır. Ekstra bir grafi çekmek gerekmemektedir) Risser 0-1 ise bu çocukta büyümenin başlangıç evresinde olduğunu ve hala büyüme potansiyelinin çok fazla olduğunu göstermektedir. Risser 0-1 olan çocuklarda eğrilik açısı 10-20 derece arası ise sadece fizik tedavi ve 6 ayda bir radyolojik inceleme yeterlidir.
Ancak eğrilik 20-40 derece arasında ise mutlaka korse tedavisi eklenmelidir. Radyolojik inceleme yine 6 ayda bir yapılmalıdır. Risser 2-3 ise yine aynı şekilde 10-20 derece arası fizik tedavi, 20-40 derece arası korse tedavisi eklenerek takip edilmelidir. Risser 4-5 çocuğun artık büyümesinin yavaşladığını hatta durduğunu eğriliğin ilerleme hızınında durduğunu göstermektedir. Korse ve fizik tedavi tartışmalıdır. Korse tedavisi sosyal ve psikolojik olarak hatta bazen fiziksel olarak çocuğu etkilediği için bu dönemde çok seçilmiş vakalarda hala azda olsa büyüme potansiyeli olduğu düşünülen çocukta uygulanabilmektedir. Risser 4-5 skolyozlarda eğrilik 40 derecenin altında ise yılda bir grafi kontrolü yeterli görülmektedir.
Genel olarak ortalama 40-45 derecenin üstündeki skolyoz hastalarında cerrahi tedavi uygundur.
Skolyozda Korse Tedavisi Etkili midir?
Skolyozda uygun açılarda büyüme döneminde deneyimli ortez protez ekiplerince yapılan korselerin tedavi etkisi vardır. Burada önemli bir nokta çocuğun tedaviye uyumudur. Korse tedavisinde önerilen günde en az 16 saat kullanılmasıdır.
Skolyozda Egzersiz Tedavisi Etkili midir?
Yapılan çalışmalarda özellikle düşük açılı skolyozlarda egzersiz tedavisinin etkili olduğu bildirilmiştir. 10-20 derece arasında tek başına egzersiz verilirken, 20-40 derece arasındaki eğriliklerde çocuk egzersiz tedavisini psikolojik ve fiziksel olarak yapabilecek yaşta ise korse tedavisine egzersiz tedavisi eklenmektedir. Bu çocukların büyük bir çoğunluğu ergenlik öncesi ve ergenlik döneminde olduğu için korse tedavisine bir uyumsuzluk ve direnç olabilmektedir. O yüzden ailelerle bütün bunları konuşup çocuğu psikolojik olarak aşırı strese sokmadan tedaviyi yönetmek en doğrusudur.
Cerrahi Tedavi Hangi Skolyoz Hastalarında Yapılmaktadır?
Genel olarak risserden bağımsız 40 derecenin üstündeki skolyoz hastalarında cerrahi tedavi önerilmektedir. Bunun istisnaları vardır. Örneğin bazen takiplerde artış gösteren 35 derece lomber bölge eğrilikleri ameliyat gerektirirken bazen stabil giden ve artış göstermeyen 45 derece torakal bölge eğrilikleri ameliyatsız takip edilebilmektedir. Bazen sosyal ve psikolojik nedenler, korse uyumsuzluğu, kozmetik kaygılar da cerrahi kararı etkileyebilmektedir.
Adelösan İdiopatik Skolyoz Cerrahisinde Hangi Teknikler Kullanılmaktadır?
Skolyoz cerrahisinde iki farklı ameliyat tekniği kullanılmaktadır:
1. Füzyonlu Cerrahiler:
Bu cerrahi türünde, eğrilik içerisindeki omurlara pedikül vidası denilen implantlar yerleştirilir ve bu vidalar üzerinden rod denilen sert metal çubuklarla düzeltme işlemi yapılır. Bu sert metal genellikle krom kobalt veya titanyumdan yapılmıştır. Bu cerrahideki amaç, eğriliğin rod ile düzeltilmesi ve eğrilik içerisindeki omurların birbirine füzyon olması (kaynaması)dır.
Sıklıkla posterior yaklaşım dediğimiz hastanın sırt veya bel bölgesinden (arka taraftan) eğrilik boyunca yapılan kesiler ile yapılmaktadır. Omurlar etrafındaki kaslar koter dediğimiz bir kesici ile omurdan sıyrılmaktadır. Bazı cerrahlar eğrilik içerisindeki tüm omurlara vida yerleştirirken, bazıları seçilmiş bazı omurlara vida yerleştirerek bu düzeltme işlemini yapmaktadır. Her iki yöntem de doğrudur.
Ancak burada en önemlisi, en üst ve en alttaki omuru doğru seçmek ve sonrasında düzeltme manevralarını doğru uygulamaktır. Yanlış seçim tekrarlayan cerrahilere neden olabilir. Ameliyat öncesi planlama en az ameliyat kadar önemlidir.
2. Füzyonsuz Cerrahiler:
Füzyonsuz cerrahiler son zamanlarda sıklığı giderek artmış ve bilimsel makalelerde yoğun bir şekilde sonuçlar yayınlanmaya başlamıştır. Her ne kadar füzyonlu cerrahiler halen altın standart olsa da, füzyonsuz cerrahilerin getirdiği avantajlar skolyoz hastalarında umut vaadetmiştir.
İlk olarak 2010 yılında sonuçları yayılanan vertebral body tethering (ipli skolyoz cerrahisi) özellikle esnek eğriliklerde ve büyümekte olan çocuklarda tercih edilmektedir. Her eğrilik tipi bu cerrahi için uygun değildir. Özellikle eşlik eden üst torasik eğrilikler, kamburluğun (hiperkifoz) eşlik ettiği eğriliklerde sorunlar görülebilmektedir.
Cerrahi işlem eğrilik sırt bölgesinde ise gövdenin yan tarafından yapılan 4-5 cm'lik 2 kesi veya hekimin tecrübesine bağlı olarak 1-2 cm'lik çoklu kesilerle torakoskopik yöntem dediğimiz kamera eşliğinde yapılmaktadır. Girişim yapılan taraf eğriliğin dış bükey (konveks) tarafıdır. Bu taraftaki akciğer girişim esnasında zarar görmemesi için söndürülmektedir. Omur gövdelerinin yan tarafına füzyonlu cerrahide olduğu gibi vidalar yerleştirilmektedir.
Hem füzyonlu cerrahilerde hem de füzyonsuz cerrahilerde işlemin her anında hastanın nörolojik durumu nöromonitör denilen cihazla deneyimli nöroloji uzmanları ve nöromonitör teknisyenleri ile takip edilmelidir. Vidalar yerleştirildikten sonra bu vidalar birbirine mukavemeti güçlü bir ip sistemi ile bağlanmakta ve gerdirme yöntemi ile düzeltme işlemi yapılmaktadır. Düzeltme işleminden sonra hastalara toraks tüpü denilen akciğer etrafında biriken kan ve sıvıları dışarı aktaran drenaj sistemi yerleştirilmektedir.
Eğrilik lomber bölge (bel bölgesi) denilen bel bölgesinde ise yaklaşık 8-10 cm'lik küçük bir kesi ile omur gövdelerinin yan tarafına bağırsaklar ön tarafa ittirilerek girilmektedir. Diğer işlemler aynı şekilde yukarda anlattığımız gibi sürdürülmektedir.